Vergi Cennetleri Cehennem mi oluyor?
Vergi Cennetleri Cehennem mi oluyor?
Zeki Kurtçu- Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Sorumlu Ortağı
Infomag/Stratejik Vergi Analizleri
Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30 ncu maddesine göre, Türkiye’ye göre önemli ölçüde düşük oranlı vergi uygulayan ve bilgi değişimi kurallarına uymayan ülkelere – yani vergi cennetlerine - yapılan ödemeler üzerine genel olarak %30 oranında vergi kesintisi getirilmiştir.
Sözkonusu ülkelerin hangileri olduğu Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek ve listeleri kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Aynı şekilde emsaline uygun fiyatla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemelerdeki kesinti oranını sıfıra kadar indirme yetkisi de Bakanlar Kurulu’na verilmiştir.
Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlar ile Türkiyedeki kurumların söz konusu ülkelerde bulunan işyeri ve şubelerine nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler, vergi kesintisi kapsamındadır. Anılan ülkelerde yerleşik olan veya buralarda faaliyette bulunan kurumlara ödenen kredi anaparası, tasfiye bakiyesi gibi değerler de vergi kesintisi kapsamında bulunmaktadır.
Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara yapılacak kâr payı ödemeleri Kanunun bu bölümüne göre değil, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin düzenlendiği genel hükümlere göre yapılacaktır. Kar payı ödemeleri bakımından bu maddede öngörülen yüksek oranlı kesinti değil genel oran olan %15 uygulanacaktır.
Ödemeye esas teşkil eden bir belgenin Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelerde yerleşik kurumlar tarafından düzenlenmesi, vergi kesintisi için yeterlidir. Vergi kesintisi kapsamında olup mükellef açısından gider niteliğinde olan ödemeler, kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.
Görüldüğü gibi yapılan ödemelerdeki kapsam çok geniş tutulmuş, bu ülkelere yapılan kredi anapara ödemeleri bile kesinti kapsamına alınmıştır. Ancak bu ülkelerdeki banka ve banka benzeri finansman kuruluşlarına yapılan faiz ve anapara ödemeleri bu kapsamın dışında tutulmuştur. Bu kuralın uygulamasında yurtdışından ipoteğe dayalı alacakların seküritize edilmesi için kullanılan özel amaçlı kurumlar (SPV, SPC) finansman kuruluşu olarak kabul edilecektir. Seküritizasyon işlemleri detaylı olarak vergi idaresine bildirilecektir.
Finansman kuruluşları bakımından yukarıda yer alan kolaylıkların sağlanması olumlu olarak değerlendirilebilir. Ancak, genel olarak mal ve hizmet alımları üzerindeki yüksek oranlı vergi kesintisi öngörülmesi uluslararası ticareti etkileyecek boyuttadır. Bu tür ülkelerden yapılan alımlar çoğunlukla emsaline uygun fiyatlarla yapılabileceği gibi, emsaline uygun olmayan fiyatlarla da gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle hangi fiyatın emsaline uygun olduğunun tespiti çok önemli hale gelmektedir.
Dünyadaki petrol, gaz, metal ve hammadde ticareti büyük ölçüde vergi cennetleri kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu realitenin arkasına alıcının tercihleri olabileceği gibi çoğu zaman da satıcıların dayatması olabilmektedir. Dolayısı ile bu bölgelerden yapılan her işlemin vergi planlaması veya yurtdışına fon aktarılması amacıyla yapıldığı gibi yanlış bir kanıya kapılmamalı, her olaydaki fiyatlama ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Uygulama yerleşinceye kadar konu etrafında önemli tartışmaların olacağı tahmin edilmektedir.
Sözkonusu ülkelerin hangileri olduğu Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek ve listeleri kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Aynı şekilde emsaline uygun fiyatla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemelerdeki kesinti oranını sıfıra kadar indirme yetkisi de Bakanlar Kurulu’na verilmiştir.
Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlar ile Türkiyedeki kurumların söz konusu ülkelerde bulunan işyeri ve şubelerine nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler, vergi kesintisi kapsamındadır. Anılan ülkelerde yerleşik olan veya buralarda faaliyette bulunan kurumlara ödenen kredi anaparası, tasfiye bakiyesi gibi değerler de vergi kesintisi kapsamında bulunmaktadır.
Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara yapılacak kâr payı ödemeleri Kanunun bu bölümüne göre değil, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin düzenlendiği genel hükümlere göre yapılacaktır. Kar payı ödemeleri bakımından bu maddede öngörülen yüksek oranlı kesinti değil genel oran olan %15 uygulanacaktır.
Ödemeye esas teşkil eden bir belgenin Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelerde yerleşik kurumlar tarafından düzenlenmesi, vergi kesintisi için yeterlidir. Vergi kesintisi kapsamında olup mükellef açısından gider niteliğinde olan ödemeler, kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.
Görüldüğü gibi yapılan ödemelerdeki kapsam çok geniş tutulmuş, bu ülkelere yapılan kredi anapara ödemeleri bile kesinti kapsamına alınmıştır. Ancak bu ülkelerdeki banka ve banka benzeri finansman kuruluşlarına yapılan faiz ve anapara ödemeleri bu kapsamın dışında tutulmuştur. Bu kuralın uygulamasında yurtdışından ipoteğe dayalı alacakların seküritize edilmesi için kullanılan özel amaçlı kurumlar (SPV, SPC) finansman kuruluşu olarak kabul edilecektir. Seküritizasyon işlemleri detaylı olarak vergi idaresine bildirilecektir.
Finansman kuruluşları bakımından yukarıda yer alan kolaylıkların sağlanması olumlu olarak değerlendirilebilir. Ancak, genel olarak mal ve hizmet alımları üzerindeki yüksek oranlı vergi kesintisi öngörülmesi uluslararası ticareti etkileyecek boyuttadır. Bu tür ülkelerden yapılan alımlar çoğunlukla emsaline uygun fiyatlarla yapılabileceği gibi, emsaline uygun olmayan fiyatlarla da gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle hangi fiyatın emsaline uygun olduğunun tespiti çok önemli hale gelmektedir.
Dünyadaki petrol, gaz, metal ve hammadde ticareti büyük ölçüde vergi cennetleri kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu realitenin arkasına alıcının tercihleri olabileceği gibi çoğu zaman da satıcıların dayatması olabilmektedir. Dolayısı ile bu bölgelerden yapılan her işlemin vergi planlaması veya yurtdışına fon aktarılması amacıyla yapıldığı gibi yanlış bir kanıya kapılmamalı, her olaydaki fiyatlama ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Uygulama yerleşinceye kadar konu etrafında önemli tartışmaların olacağı tahmin edilmektedir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder